Ama zamanla her şey değişmeye başladı. Önce küçük şeyler fark ettim; sohbetlerimiz kısaldı, ilgisi azaldı. Ben bir şeyler anlatırken gözlerinin başka yerlere kaydığını fark eder oldum. Hatta bazen, konuşmamın bir an önce bitmesini beklediğini hissediyordum. Sevdiğim adamın gözleri, eskiden olduğu gibi ışıldamıyordu artık. Bir şeylerin ters gittiği kesindi, ama neydi? Neden böyle olmuştu? Cevapları bulamıyordum.
Bir gece, eve hiç gelmedi. Merakla aradım, telefonunu meşgule aldı. Bu, ondan hiç beklemediğim bir şeydi. Gece geç saatte geldiğinde, öfke ve kırgınlıkla doluydum, ama tek bir kelime bile etmedim. Daha garip olan, onun da hiçbir açıklama yapmamasıydı. Sessizce yatağa girdi. İçimde büyüyen boşlukla baş başa kaldım. Bu hale nasıl gelmiştik? Bir zamanlar birbirimize delicesine âşık olan biz, nasıl bu kadar yabancılaşmıştık?
Ertesi sabah, telefonumun keskin sesiyle uyandım. Daha açmadan içimde bir ağırlık çöreklendi, sanki kötü bir şey olacağını hissediyordum. O an anladım, bu telefon hayatımı geri dönülemez bir şekilde değiştirecekti.
Devamı sonraki sayfadadır.